0 (312) 441 77 46

Telefon

Adres

Çukurambar Mah. 1431. Cad. No: 22/8 Çankaya/ANKARA

İzale-İ Şuyu Davası

İzale-İ Şuyu Davası

İZALE-İ ŞUYU ( ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ ) DAVASI
Günümüzde özellikle miras kalan mallar üzerinde sıklıkla anlaşmaya varılamamakta, ortaklığın sonra erdirilip malın aynen taksim edilmesini veya malın satılmasını talep etme gerekliliği doğmaktadır. Bu durumlarda ise izale-i şuyu, yani ortaklığın giderilmesi davası yoluyla mevcut uyuşmazlık çözüme kavuşturulmaktadır.

İzale-i şuyu ( ortaklığın giderilmesi) davasında, mirasçıların arasında geçerli olduğu gibi elbirliği halinde mülkiyet veya paylı mülkiyet ilişkisi söz konusuyken tarafların talebi üzerine söz konusu malın ya aynen paylaştırılması ya da satılıp bedelinin paylaştırılması işlemi gerçekleştirilmektedir.

Söz konusu dava 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda ele alınmıştır İzale-i şuyu, bir diğer deyişle ortaklığın giderilmesi davası bir eşya üzerinde birden fazla kişiye ait pay bulunduğu, yani paylı mülkiyetin veya elbirliği ile mülkiyetin söz konusu olduğu durumlarda ilgili ortaklığın sona erdirilmesi amacını güden bir davadır. Bu dava çeşidince birden çok davacı vardır ve dava hepsi hakkında benzer hükümler doğurur. İzale-i şuyu davası söz konusu taşınmazın bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesinde, tüm paydaşlara karşı açılır.

Söz konusu davayı mirasçılık ilişkisi özelinde inceleyecek olursak:

Türk Medeni Kanunu’nun 642.maddesi uyarınca ‘’ Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hâkim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır.

Paylaşmanın derhâl yapılması, paylaşım konusu malın veya terekenin değerini önemli ölçüde azaltacaksa; sulh hâkimi, mirasçılardan birinin istemi üzerine bu malın veya terekenin paylaşılmasının ertelenmesine karar verebilir.’’

Görüldüğü üzere ortaklığın giderilmesi, aynen taksim suretiyle veya satış suretiyle olabilmektedir. Burada ilgili malın niteliği, aynen taksime elverişli olup olmaması hususu belirleyici olmaktadır. Taraflardan birinin talepte bulunması halinde, mahkemece TMK madde 699 uyarınca inceleme yapılarak paylaşmanın nasıl gerçekleşeceğine karar verilir.

‘’Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir.

Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.

Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.’’

Görüldüğü üzere taşınmazın aynen paylaştırılması mümkün değilse satış yoluna başvurulur. Söz konusu satış, satış memurluğu veya icra dairesi vasıtasıyla, açık arttırma yoluyla yapılır. Tüm paydaşların/ ortakların kararı ile satışın ortaklar arasında yapılması kararlaştırılırsa, satış yalnızca ortaklar arasında yapılabilmektedir.

Yargıtay’a göre bu hususta tarafların talebinin ne olduğu ve şartların buna elverişli olup olmadığı önem taşır. Yargıtay Altıncı Hukuk Dairesinin Esas 1999/6621 Esas, 1999/7203 Karar numaralı 30.09.1999 tarihli kararı şu şekildedir:

‘’Taksim davalarında esas olan taşınmazın taksimi suretiyle ortaklığın giderilmesidir. Olayda da ilk istek taksim olmuş ve bu şekilde ortaklığın giderilmesinin mümkün bulunduğu saptanmıştır. Taksim konusunda paydaşların ittifakını aramaya gerek bulunmadığından, taksim yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verilmesi gerekirken, satış yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verilmesi hatalıdır.’’

TMK madde 644’e göre,

‘’Bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hâkimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder.

Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir.

Terekeye dahil diğer hakların ve alacakların paylar oranında bölünmesi hususunda da yukarıdaki hükümler uygulanır.’’

Yargıtay Onbeşinci Hukuk Dairesinin 2017/1336 Esas, 2018/1649 Karar numaralı 02.04.2018 tarihli kararına göre ‘’Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.Paydaşlığın(ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının paydaşlığın satış suretiyle giderilmesini istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez. Davacı davasından feragat etse bile davalılardan birinin davaya devam etmek istemesi halinde mahkemece davaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmelidir. Bu nedenle davacının davadan feragat beyanına karşı hazır bulunan davalılardan diyecekleri sorulmalı, davaya devam etmeyi istemeleri halinde yargılamaya devam edilmelidir.’’

Görüldüğü üzere mirasçılardan herhangi biri tek başına da ortaklığın giderilmesi talebinde bulunabilmekte, diğerleri feragat etse dahi davaya devam edebilmektedir.

Av. Reşit Selimoğlu

Selimoğlu Hukuk

Çalışma Alanlarımız